Skip to content

gezi

Halime Bak, Dertli Çal!

Akşam canım sıkıldı. Aldım makineyi çıktım. Dedim “bıktım ağaç, bina, börtü böcük fotoğrafı çekmekten”. Karar verdim bugün insanların gözüne gözüne sokup objektifi, biraz da canlı bir şeyler çekeceğim. Kızarlarsa silerim. Alla alla… Kimse de kızmadı – portresini yaptıran abi haricinde kimse suratını bile asmadı.Read More »Halime Bak, Dertli Çal!

Chernigiv mi Chernigov mu?

Cuma Akşamı Özgür “hadi” dedi “Chernigov’a gidelim”. Chernigov(*) Kuzey Ukrayna’da, Kiev’e yaklaşık 150 kilometre mesafede bulunan 350 bin kadar nüfuslu bir şehir. Aslında bana kalsa kasaba… Şirin bir yer. Orman, nehir, başka da pek bir nane yok gibi. Özgür’ün bir arkadaşı gece kulübü açıyormuş Chernigov’da, Özgür ona takılacak. “Mekan sahibi kankam, kesin ekmek çıkar” düşünesiyle, “masrafları ben çekiyorum” dedi, sağolsun. “E ben de fotoğraf çekerim” düşüncesiyle kabul ettim, atladık gittik.

A Street in Chernigov
Chernigov’da bir sokak – İnsanları sıcakkanlı, sokakları geniş, doğası bozulmamış Chernigov’un.

Read More »Chernigiv mi Chernigov mu?

Bandera Bandera Ye Beni…

Kreşatik Bulvarı üzerine (müze süsü verip) çadır kurmuş hatta çitle çevirip kendine bahçe yapmış Ukraynalı köylü dayı çadırının bahçesinde birasını yudumlarken acaba aynı noktada can vermiş (ön planda fotoğrafları vs. görülen) Niyazi gardaşımızı düşünüyor mu?
Kreşatik Bulvarı üzerine (müze süsü verip) çadır kurmuş hatta çitle çevirip kendine bahçe yapmış Ukraynalı köylü dayı çadırının bahçesinde birasını yudumlarken acaba aynı noktada can vermiş (ön planda fotoğrafları vs. görülen) Niyazi gardaşımızı düşünüyor mu?

Arka planda Kiev’in göbeğinde, bir zamanlar aşıkların el ele gezdiği; sokak müzisyenlerinin şarkılar söylediği; pandomimcisinin, dansçısının, ressamının sanatını icra ettiği; milletin mesai saatleri dışında ve hafta sonunda yaya halde dolaştığı; turistlerin taş gibi Ukraynalı hatunları seyrettiği; buram buram sanat, buram buram kültür kokan Kreşatik Bulvarı üzerinde çadırını kurmuş, utanmayıp etrafını çitle çevirerek kendine bahçe yapmış, hatta hayasızlığın dibine vurmak suretiyle bir de yandaki elektrik direğinden kaçak hat çekip içeriye derin dondurucu ve buz dolabı bile koymuş batı Ukraynalı köylülerden birisi, kendisi de ihtimal bir köylü olan tombul kızın memelerine karşı birasını içerken görülüyor. Ön planda ise vatanı için savaştığını düşünürken Amerika’nın çıkarları için vurulup ölmüş sakallı abinin hatırasına konulmuş bir sunak görüyoruz. Amerikan çıkarları için ölmeseydin ve seni fiştekleyen köylü götverenler şehrimin içine sıçmıyor olsaydı senin için bayağı bir üzülürdüm sakallı. Az üzüldüğüm için bu fotoğrafımın adını “Niyazi” koydum. Yine de toprağın bol olsun Niyazi –ama kafana sıçayım o ayrı.
Read More »Bandera Bandera Ye Beni…

Sallamadan Ver Biramı Yoksa Sevgilini Döverim Yüzü Kan Pıhtısına Dönene ve Parmaklarım Kanamaya Başlayana Dek

Sabahın biri. Hava çok soğuk. Ve ilginç bir şekilde, giderek, her dakika biraz daha soğuduğunu hissetmek mümkün. 2 gün öncesine kadar eksi bir dereceydi. Dün eksi üç derece oldu. Bugün eksi beş derece. Pazar günü, yani öbür gün, eksi dokuz derece bekleniyor. Rüzgar yaklaşık yirmi kilometre hızla her taraftan, hep muhalif esiyor ve sıcaklığın, pardon soğukluğun, on derece kadar daha düşük hissedilmesine neden oluyor. Üç gündür çok hafif çiseliyor kar. Böyle tipilerdeki gibi ince taneli, asla lapa lapa değil, ama çok seyrek yağıyor. Yere düştüğünde öylece de kalmıyor, eriyip diğer kar taneleriyle birleşip, yerde incecik, an itibarı ile bir santimlik, bir buz tabakası oluşturuyor. Allahtan ayağımdaki ayakkabıları buradan almıştım, tabanları bir buçuk santim falan. İstanbul’da giymediğimiz denli kalın ayakkabılar bunlar. Ama ona rağmen, ayaklarım da sıcacık diyemem.Read More »Sallamadan Ver Biramı Yoksa Sevgilini Döverim Yüzü Kan Pıhtısına Dönene ve Parmaklarım Kanamaya Başlayana Dek

Hitler Olucam Taksicileri Canlı Canlı Yakıcam

Taksicilerin alayı gizli işsiz. Sadece taksiye ihtiyaç duyuyoruz. Hayatımızda taksiciye yer yok aslında. Bu dünya taksicilersiz çok daha güzel bir dünya olurdu. Kalıbımı basarım. İmkansız demeyin, mümkün aslında. Yani bizi taksicilerden kurtaracak, taksicisiz çok daha rahat, sakin, sessiz, güzel bir dünyayı mümkün kılacak teknoloji mevcut olduğu halde karanlık güçler kasten bizi taksicilere ve taksicilerin o iğrenç müziklerine maruz bırakıyorlar.Read More »Hitler Olucam Taksicileri Canlı Canlı Yakıcam

Welcome to Sin City

Enteresan bir sektör oluşmuş durumda Kiev’de: kısa süreli kullanım için günlük kiraya verilen apartman daireleri. Gecelik kiraları 30 ila 150 dolar arasında değişiyor ve aynı fiyata kiralanan otel odalarına kıyasla en az iki kat fazla yaşam alanı artı mutfak imkanları sunuyorlar. Dekorasyonlarından hedef kitlenin kim olduğu çok açık anlaşılıyor: sefa pezevenkleri.Read More »Welcome to Sin City

KDV’yi Yedi Ben

Tarih 15 Mayıs 2009, Mekan Kiev.

Hava soğuk. Dün 22 dereceydi kısa kolluyla yanıyordum. Bugün uzun kolluyla donuyorum. Tek ısınmam kıçı kırık bir klima, onun da kendine hayrı yok. Laptop’ım bile daha çok ısıtıyor. Sigarayı bıraktığım günlerde sigara dumanına tahammül edememe gibi bir alışkanlık geliştirdim. Kapalı ortamlarda sigara içemediğim için saat başı camı açıyorum, beş santigrat derece karasal iklim doluyor içeri. Klimanın üflediği 30 santigrat derece hava. Eti budu kaç btu ki ortamı ısıtsın. Kiev’de uzun süre yaşayacaksam daha “doğal” ısınma kaynakları bulmam şart. Ateşli iki hatun bulunmalı mesela.Read More »KDV’yi Yedi Ben