Skip to content

Marikosana Kim Koydu?

Geleneksel bir Japon evine girdiğiniz anda dikkatinizi ilk çekecek şey o sap saman kokusudur. Hasat sonrası buğday tarlasında gezindiyseniz hemen tanırsınız o kokuyu. Kokunun nedeni yer döşemesi olarak kullanılan 90 santime 180 santim ölçülerindeki hasır bloklardır. Bunlara tatami adı verilir. Ölçüleri standarttır ve bizdeki metrekare yerine, ev ve odaların büyüklüğünü belirtmekte de tatami birimi kullanılır.

4.5 tatami’lik ufakça bir Japon odasının tam ortasına kurmuşum kotatsuyu. Sırtımı pencereli duvara dayamışım ve her iki yanımdaki sürgülü duvarlara eşit mesafede oturuyorum. Sürgülü panel duvarlar kontrplak gibi hafif bir malzemeden yapılmış ve arkalarında dolaplar var. Sürgülü panellerin çerçeveleri kiraz rengine çalan doğal ahşap, boya ya da vernik yok, panel kısımları ise açık krem rengine boyanmış. Tam karşımda, bu odayla 6 tatami’lik diğer Japon odasını ayıran ahşap çerçeveli kağıt duvar bulunuyor. Yaklaşık 15 santimetreye 25 santimetrelik dikdörtgenlerden oluşan ahşap bir çerçeve; normalde camların takılı olması gereken kısımlar beyaz kağıttan. Genelde bunlardan iki tanesi yan yana kullanılır ve biri sabitken diğeri giriş çıkış sağlayacak şekilde kayarak açılır.

Bu kapıların arkasından, içeridekine fark ettirmeden ront yapmanın bir yöntemini öğretmişti eski karım. Bir parmağını ağzına sokup iyice ıslatıyorsun. Sonra o ıslak parmağınla kağıtta bir delik açıyorsun. Böylece kağıt yumuşuyor ve kağıttan normalde gece sessizliğinde duyulup fark edilmenize neden olacak o yırtılma sesi çıkmamış oluyor. Olur ya belki birden kendinizi 300 yıl öncesinin Japonyasında buluverirsiniz de bir çifti rontlamanız gerekir; bilginiz olsun.

Yalnızlığı dayanılır –hatta tercih edilir, kılan bir simetri vardır eski Japon evlerinde. Bütün açılar diktir, tüm çizgiler düzdür. Sessizce oturup boş bakarken hayatınızı gözden geçirmenizi sağlayacak ciddi bir perspektif vardır. O perspektif, bir bakımdan, hatta belki her bakımdan hayatın kendisini temsil etmektedir. Uzak bir köşede oturup gözünüzü normalde ufuk çizgisinin bulunması gereken yere dikip baktığınızda tüm o hatları görürsünüz. Arkanızda bir yerlerde başlarlar, dizinizin hizasından görüş alanınıza girerler ve giderek birbirlerine yaklaşarak uzayıp giderler. Aralarda tatamilerin üst ve alt kenar çizgileri bu diklemesine uzanan çizgileri enlemesine keser. Duvarlardaki sürgülü panellerin kenarları, kayar iç kapıların dik çizgileri ve iki odanın ortasında yerden tavana uzanan ahşap kiriş mekana üçüncü bir boyut katar ki tüm bunların bir parça kağıt üzerine özenle çizilmiş bir eskiz değil, içinde bulunduğunuz dünyanın ta kendisi olduğunu anlamanız da ancak böylece mümkün olur.

Ahşap sürgülü iç kapılar yaklaşık 170 ila 180 santim kadar yükselir; oradan yukarısı tavana kadar ahşap duvardır. O kısım da sürgülü dolapların panelleriyle aynı renge boyanmıştır. Boş bir Japon odasında –ki Japon odaları genelde boş olur, üç renk vardır: tataminin saman rengi, duvarların ve tavan kirişinin açık krem rengi, bir de kiraza yaklaşan doğal ahşap rengi… Ha, bir de tatamilerin kenarındaki yeşil ya da kırmızı işlemeler. Bu sadelik ayrı bir huzur katar ortama.

Ve bir de kotatsu var elbette. Bu fantastik dünyaya bir son dokunuş, bir rötuştur kotatsu. Her depresifin ihtiyacı, her eve lazım bir konfordur. Kışın insanın birası, sakesi bilmem nesi ısınmadan içi ısınıyor bu kotatsunun içerisinde. Peki nasıl bir şey bu kotatsu?

Şimdi bir sehpa hayal edin. Gerçi muhtelif ölçüde olanları var ama bizimkisi bir metreye bir metre olsun, tek kişilik, depresyon gibi. Şimdi sehpanın üstündeki tabla kısmıyla altındaki dört ayağını ve ayakları tutan iskeletini ayırın. Şimdi o dört ayağı tutan iskeletin tam ortasına elektrikli bir ısıtıcı monte edin. Elektrikli ısıtıcımızın bir de termostatı olsun. Sonra bu takımın üzerine elyaf gibi bir malzemeden mamul, ısı izolasyonlu bir battaniye yerleştirin. Battaniyenin üzerine de tam iskeletin üzerine denk gelecek şekilde tablayı koyun tekrar. İşte kotatsu böyle bir şey. Şimdi ısıtıcının fişini prize takın ve açın. Çoraplarınızı ve eşofmanınızı çıkarıp ayaklarınızı, bacaklarınızı, motor aksamı dahil tüm alt gövdenizi kotatsunun içerisine sokun ve battaniyeyi üzerinize çekin. İşte budur. Japonya’daki her evde bir kotatsu var. Çoğu evde başka ısınma yok. Giyiyorsun sırtına kalınca bir kazak, ayaklar ve alt gövde zaten kotatsunun içerisinde sıcacık.