Skip to content

Enter Lars

Lars Bin Ortaparmak (4 Aylık)
Lars Bin Ortaparmak (4 Aylık)

Aslında bu herifi alalı 15 gün kadar oluyor. Buraya koymadım, FF’de de bugüne kadar pek bahsetmedim, çünkü Fart fena içimde patlamıştı. Aynısı olsun istemedim.

Uzun süredir bir köpek istiyordum zaten. Ve fakat, hayvan pazarından satın almak istemiyordum. Çünkü bu hayvan pazarındaki götler, hayvanlara adrenalin iğnesi yapıyorlar. Bakıyorsun dipdiri daş gibi capcanlı hayvan, beğenip alıyorsun. Ertesi gün bi bakıyorsun ki aldığın günkü hareketlilikten eser yok. Hayvanın beti benzi soluyor ikinci gün. Üçüncü gün yemeden içmeden kesiliyor. Bir kaç gün sonra da ölüveriyor (bakınız: Fart).

O yüzden güvenilir bir kaynak bulana kadar bekliyordum. Bi gün kafa en az bugünkü kadar güzel, nette gezerkene, bizim sahibinden benzeri bir siteye denk geldim. Hayvan ilanlarını kurcalamaya başladım. Bir baktım, 2 adet erkek Rottweiler, satılık. Sahibi köpeklerin resmini koymuş, anne ve babanın resmini de. Şeceresiyle, ehliyeti ruhsatıyla satıyor adam. Tüccar da değil, kendi şecereli köpeğini şecereli başka bir köpekle düzüştürmek suretiyle edindiği birkaç yavruyu satıyor Dimitri. Telefon ettim adama. Rusçam kötü, telefonda anlaşmam çok güç. Ama kafa kıyak. Bu dil bariyerini aşmanın en güzel yolu da alkol zaten, bilen bilir. Lan ben duraktan taksi çağıramazken, adamla konuştuk anlaştık. Devrisi gün için sözleştik.

Bir sorun var yalnız, adamın evi benim şehre yaklaşık 300 kilometre. Başka bir şehirde yaşıyor adam. Arabam yok. Toplu taşımacılık sevmem. Neyse, ertesi gün bir taksiciyle sıkı bir pazarlık edip 150 dolara beni götürüp getirecek şekilde bağladım herifi. Atladık gittik Kirovograd’a. Yolda sol arka tekerleği olmayıp, üç tekerleği ve sol arka dingili üzerinde (kıvılcımlar çıkartarak) giden bir de kamyon gördük hatta. Fotoğraf makinesini çıkarana kadar herif başka yola girdi. Ama hayatımda gördüğüm en garip, gerçekten en garip uzun yol enstantanesiydi.

Neyse, gittik aldık geldik adamımızı; adı Lars. Dimitri hayvanı konusunda titiz, Rott meraklısı bir abi olduğundan zaten her türlü evrakını hazır etmiş. Evraklar için de isim gerektiğinden, Lars demiş hayvanımıza. Ben de Metallica’nın dümbelekçisinden daha iyi isim mi bulacağım… Lars olarak kalsın dedim; yalnız Laz diye çağırıyom kendisini, zira biraz laz.

Bu Rottweiler denilen hayvan oğlu hayvan büyüyüp eşşek kadar oluyor. Çene kuvveti vahşi bir kurdun çene kuvvetine eşit neredeyse (kurt köpee demiyorum dikkat, bildiğin kurt). Dövsen dövülmez; en azından uzun süre dövemezsin. Ama 3 ama 5 ay sonra dengeler değişir, bu köpek adamın pabucunu siker eline verir afedersin. O yüzden, Laz’la saygı ve sevgiye dayalı “seviyeli” bir beraberlik kurmak şart.

Böyle düşünerek, daha ilk günden Laz’ı pozitif eğitmek için çalışmalara başladım. Efendim uzmanlar diyor ki, hayvan halıya sıçtığında (ki Rottweiler tercihan halıya sıçar), bokunu göstere göstere temizleyeceksin bir yandan da ters bir ses tonuyla paylayacaksın. Sonra da alıp asıl sıçması gereken yere götürüp bırakacaksın. Ben de bu doğrultuda başladım tuvalet eğitimine. Sıçıyor, bokunu temizliyorum, “a.q.mun evladı, çükünü keser boklu götüne sokarım piç” şeklinde tersleyip tutup tuvalete bırakıyorum. İşiyor, hakeza… İlk gün 20 kere falan tekrarlandı bu. Baktım bizim laz ikinci gün çözdü işi. Önce halıya işiyor, sonra kendiliğinden gidip tuvalete yatıyor… İşte biraz da o yüzden Laz.

Geldiğinde 7 kilo kadardı; dün itibarı ile 14 kilo oldu it oğlu it. 15 günde iki katına mı çıkar lan? İlk geldiği günlerdeki ürkeklikten eser kalmadı, adamımız her bokun asıl sahibi olarak dolanıyor evin içerisinde. Bir yatak odasına sokmuyorum, girmemeyi de öğrendi zaten. Ben yatak odasına girdim mi kapıda durup patisini sallayıp kafayı yana eğerek Emrah pozunda kendini acındırmaya çalışıyor eşşoğlusu. Ama yemezler. Evin kalanında yeterince hasara neden oluyor, bir de yatak odasını kaptıramam bu ite.