Selamın Aleyküm… Selam dediğinin normalde insanın içini ısıtması gerekir. Karşındakiyle iletişimin ilk adımıdır ya selam; gönül fethedici bir tarafının olması zorunludur. Hoşa gitmelidir. Buzları kırmalıdır. Yakınlaştırmalıdır. Ama bu “selamın aleyküm” lafı, bu Arapça laf, hele de benim üzerimde hiç de o etkiyi yapmıyor. Bir misyoner selamıdır selamın aleyküm…
Misyoner selamıdır, çünkü bu selamı verenler alt metinde sizi hidayete davet etmektedir. Aynı dilde karşılık beklerler. Onlar ermiştir, onların tanrısı tanrı, onların yaşam tarzı doğrudur da sizinki mantardır. Siz zaten malsınızdır. Sizin kendi aklınız yoktur, onların vereceği akla muhtaçsınızdır.
Eğitimleri içler acısıdır. Belki ilkokul, belki ortaokul, belki zoraki lise mezunudur adamımız. Ama “selamın aleyküm” der ve o selamı Arapça almazsan ortam buza keser. Bozulur. Kızar: “Neden Allahın selamını almıyorsun? Neden almıyor? Neden almıyor olabilir? Neden almıyor olabilir? Acaba Müslüman değil mi? Hıristiyan, Budist, Yezidi ya da Yahudi mi? Gavur mu yani? Katli vacip mi şimdi bunun? Yoksa ateist mi? Ateistse hidayete davet etmek lazım… Yoksa Müslüman ama laik mi? Laik Müslüman mı olur lan? Allahın selamını almayan Müslüman olur mu?”, benzeri bir ton şey geçer o ufacık aklından. Gayet bozuk siktir olur gider…
Benzer bir durum da dışarıdan gelenin, yani ilk selam vermesi gerekenin siz olmanız durumunda yaşanır. Diyelim ki bir taksiye binersiniz, “merhaba” dersiniz. Cevap: “aleyküm selam”… Selamın aleyküm de değil, aleyküm selam. Şimdi, ben Arapça bilmem, öğrenmek gibi bir niyetim de hiç olmadı (Araplar Türkçe öğrensin bana ne) ama aleyküm selam denilebilmesi için öncelikle birinin selam demiş olması gerekmez mi? Aleyküm merhabaaaa dese yine bir derece. Ama aleyküm selam! Üstelik de söyledikten sonra aynadan şöyle bir keser. Kıtır atıyor ya, bakalım sineye çekecek miyiz?
Standart cevap: “Pardon Arapça bişi mi söylediniz anlamadım. Ben Arapça bilmem” şeklinde provoke etmek olmalıdır. Provoke edeceksin ki dökülsün inciler. Yoksa yol boyu o seni iğneleyecek, sen onu iğneleyeceksin. İcabında koltuğun altından çıkaracağı levyeyi basit bir aikido hareketiyle elinden alıp boğazına sokman gerekecek. O yüzden, şimdiden, “yol yakınken” olayı patlatmakta fayda var. Her ne olacaksa hemen şu an, daha taksimetre bişi yazmadan olsun. Çünkü şu anda ya o eğilecek ve efendilik öğrenecek, Türk yurdunda Türk’e Türkçe selam vermesini öğrenecek, ya da ineceğim taksiden ki bu zihniyetteki densizlere tek bir kuruşum gitmesin, levye boğaza girmesin, gereksiz karakolluk olmayalım. Hayır, çünkü bu fetocuların emniyette de uzantısı var… Devlet laik değil ki artık.
Üstelik bunlar lafa geldi mi Türk’tür… Arap emperyalizminin uşağı, toplumun her kademesinde Arapça selamlaşılmasını, insanın tanrısıyla arasındaki en mahrem iletişimi olan duaların bile Arapça edilmesini savunan bu geri zekalı, lafa geldi mi Türk’tür. Arap emperyalizminin işbirlikçisi bu vatan haini, kendini Türk sanır.
Türk’ün ilk ve orijinal dini, Gök Tanrı Dinidir. Gök Tanrı Dini şamanizme benzer bir inançtır. Zırvalığın da daniskasıdır. Batıldır elbette, ama sapına kadar Türk’tür. Ama bugünün Türkiye’sinde, kıçınızı da yırtsanız kafakağıdınızın Din hanesine Gök Tanrı Dini yazdıramayacağınızı biliyor muydunuz? İnancınızın bir şekilde bir kurum tarafından akredite edilmiş olması gerekiyor ki nüfus kayıtlarına geçirilebilsin. Onu geçtim, her hangi kurumsa o inançları akredite eden, işte o kurum, Gök Tanrı Dinini din olarak kabul etmiyor. Bence ilginç. Türk’ün dininin Türkiye Cumhuriyeti’nde kabul görmemesi bence çok ilginç. Türk’ün tanrısıyla Arapça konuşmak zorunda kalması, Türk’ün kendi arasında bile Arapça selamlaşması bence çok, çok ilginç. Ayrıca onursuzluk… Türk’ün boyunduruk altında yaşadığının en güzel göstergesi. Bana kalsa, Tanrı Türkçe öğrensin.
Hadi selamın aleyküm…
NOT: Evet canım, evet. En faşist günümdeyim. Beşiktaş’ta vergisini Türklerin ödediği belediye alanlarını parselleyip Türk’e fahiş fiyatla karbonatlı çay satan Kürt çaycıların hepsini diri diri yakacak kadar faşistim bu gün… Bir soykırım da benim yapasım var. Nihal Atsız, Hitler ve ben oturup cehennem ateşinde semaver kaynatasım var.