Skip to content

biyografi

KDV’yi Yedi Ben

Tarih 15 Mayıs 2009, Mekan Kiev.

Hava soğuk. Dün 22 dereceydi kısa kolluyla yanıyordum. Bugün uzun kolluyla donuyorum. Tek ısınmam kıçı kırık bir klima, onun da kendine hayrı yok. Laptop’ım bile daha çok ısıtıyor. Sigarayı bıraktığım günlerde sigara dumanına tahammül edememe gibi bir alışkanlık geliştirdim. Kapalı ortamlarda sigara içemediğim için saat başı camı açıyorum, beş santigrat derece karasal iklim doluyor içeri. Klimanın üflediği 30 santigrat derece hava. Eti budu kaç btu ki ortamı ısıtsın. Kiev’de uzun süre yaşayacaksam daha “doğal” ısınma kaynakları bulmam şart. Ateşli iki hatun bulunmalı mesela.Read More »KDV’yi Yedi Ben

Ne Yazayım Lan Bloga?

Ne yazayım lan bloga? Bu aralar bunu her gün en az bir kere düşünüyorum. Eskiden neredeyse her gün çatır çatır döktürürdüm… Ortaya çıkan yazıları da beğenirdim üstelik. Bu aralar, “bişiler yazmalı” diye düşünmeme, kendimi zorlamama, gazetelerde üzerinde ahkam kesecek konular arayıp araştırmama rağmen pek bir şey yazamıyorum. Zaten yazdıklarım da beni tatmin etmiyor. Bir önceki yazımı heç beğenmedim mesela. Faşik miyim lan ben ki “Türksen Öğün Değilsen İtaat Et” falan demişim?*Read More »Ne Yazayım Lan Bloga?

Şerefsiz BokBank

Sürekli müşterim, üstelik iyi de müşterim olan ve bu hafta bana bokkk gibi para ödemesi gereken bir banka var. O bankada çalışan, görevi giriş faturalarını onaylamak olan eşşoğlu eşşek bizim 5 faturamızı birden atlayınca, durum birden sakata bindi…

Bayram öncesi tahsilat girişimlerimizin sonuç vermeyeceği anlaşıldığında dün saat 16:00 civarıydı. Hem sağa sola ufak tefek ödemelerim olduğu için hem de Ukrayna’ya gidiş dönüş parası lazım olduğu için akşam üzerine kadar hop oturup hop kalktım. Mideme kramplar girdi. Ama nafile: alacaklarımın 10da birini zor toplayabildim piyasadan. İbneleeer.Read More »Şerefsiz BokBank

Örümcek Sami

Sendai’da, eski Kaymakam Evi’nin bahçesinde buldum bu yaratığı. Olympus FE-240 ile imkansız makro denemesi (olur gibi de oldu sanki). Renklerinden kıllandım, fazla yaklaşamadım.

Marikosana Kim Koydu?

Geleneksel bir Japon evine girdiğiniz anda dikkatinizi ilk çekecek şey o sap saman kokusudur. Hasat sonrası buğday tarlasında gezindiyseniz hemen tanırsınız o kokuyu. Kokunun nedeni yer döşemesi olarak kullanılan 90 santime 180 santim ölçülerindeki hasır bloklardır. Bunlara tatami adı verilir. Ölçüleri standarttır ve bizdeki metrekare yerine, ev ve odaların büyüklüğünü belirtmekte de tatami birimi kullanılır.Read More »Marikosana Kim Koydu?

For Those About to Fuck; We Salute You

Ucuz sakenin şişesi bi milyon, kafa bi buçuk
Feridün Düzayak çığırıyorum, duvarlar kağıt
Yerler hasır, ayaklar çıplak, ruhum cıbıl, hava soğuk
E amına koim, keyfim kaçık, canım sıkkın, lan kafam bozuk

Sen bin avro bilet parası ver, üstüne bin avro daha masraf eyle, taaa anasının amından kop da gel; karı çocukları göstermesin, git Sendai’ın kırsalına yerleş. Üstelik de Touhoku Üniversitesi yerleşkesine…Read More »For Those About to Fuck; We Salute You

ハルクの関係

子供らにいつ迄嘘吐くのですか?九年待っているいっしょ九年待てます。子供ら大人になったらあなたの見世物やくざ主人だって邪魔できません。あなたらより長く生きて行ってあなたらの墓にうんこします。それだけを知っておいて欲しいです。 かなへ: 新しい友達できたよ。彼奴らもヤリタイか?

Kishiwada’ya Gideriken Aldı da Bir Yağmur

“Pardon bakar mısınız?” dedi arkamdan bir ses. Döndüm, baktım ki atmış yaş civarında, gözlüklü, bir elli boylarında, bir dişi altın bir Japon kadın. Beni görünce kafasını hafifçe indirip kaldırıp “pardon, pardon” diyerek, elini gerek kalmadı manasına sağa sola sallayarak biraz ilerledi. Oradaki bir başka yaşlı kadına sordu sorusunu:

– Pardon, Kishiwada’ya gidiyorum da, istasyonun bu tarafından mı binmeliyim trene yoksa karşıdan mı?Read More »Kishiwada’ya Gideriken Aldı da Bir Yağmur