Herkes bunu konuşuyor: dolar neden yükseliyor? Doların yükselişini nasıl önleriz? Dolardaki yükseliş devam edecek mi? Dolar kuru artmaya devam edecek mi? Bütün bu sorular ve bunların türevi sorular hatalı. Dolar yükselmiyor. Türk Lirası düşüyor.
Dikkat ederseniz yükselen sadece dolar değil. Altın da yükseliyor. İngiliz Sterlini de yükseliyor. Hatta Papua Yeni Gine Kinası da yükseliyor. Hani bir laf vardır: herkes üzerine geliyorsa bil ki sen ters şerittesindir. Her şey yükseldiğine göre, demek ki bizim para birimimiz düşüyor.
Peki Türk Lirası neden değer kaybediyor?
Diyelim ki ben seracıyım. Seralarımdan haftada 100 kilo domates üretip pazara götürüyorum. Her hafta 100 kilo domatesi pazara götürüp kilosunu 5 liradan satışa koyuyorum ama ancak 60 kilosu satılabiliyor. Her hafta yaklaşık 40 kilo domates elimde kalıyor. O zaman ben de şakk bir 100 kilo daha domates götürürüm pazara. Şaşırırlar. Derler ki bunda domates bol. Şaka lan şaka. O büsbütün manyak, gerizekaaa, hatta gerizekalıdan da daha beter, bildiğin akpli bir strateji olurdu. 30 kilo domates elimde kalıyorsa, ben fiyatımı düşürme yoluna gidebilirim. Kilo fiyatını 4.5 liraya düşürüp bakıyorum. Bu sefer 85 kilo domates satılıyor. Anlıyorum ki doğru yoldayım. Fiyatı 4’e indiriyorum. Domateslerimin tamamı satılıyor. Ne oldu? Arz talep dengesi oluştu. Hem ben cebime haftada 100 lira fazla para koydum, hem de fazladan bir 40-50 kişinin karnı doydu. Başka bir deyişle, talep az olduğu için domatesimin fiyatı düştü. İşte Türk Lirası da talep olmadığı için değer kaybediyor. Türk Lirasına talep yok. Bu kadar basit.
Türk Lirasına talep olmamasının sebepleri de çeşitli. Bu sebeplerin tamamından da ortamlarda ekonomistim diye geçinen şahsım sorumlu. Birincisi, bu düşüş trendi uzunca bir süredir devam ettiğinden ve siyasi ortam da güven telkin etmediğinden, elde Türk Lirası tutmak aptallık olur. Hani Pardon filminde Rasim Öztekin “eee dolaaar. Her gün artıyor. Ne gün bozdursan zarar” diyor ya, o hesap. Türk Lirasının değer kaybedeceği gün gibi ortadayken kim parasını TL’de tutmak ister? İkincisi, Türkiye’nin yatırım ortamı güvenli bir ortam değil. Bu hükümet kafasını kızdırana keyfi vergi cezaları çıkarıyor (Aydın Doğan’a yaptığı gibi). Daha da kafası kızdığında uyuz olduğu yatırımcının, iş adamının tüm mal varlığına el koyuyor (Cem Uzan’a yaptığı gibi) veya fetöcü diyor, haczediyor (Koza grubuna yaptığı gibi). En iyi ihtimalle kayyum atıyor (sayısız örnekte olduğu gibi). Şimdi sen uluslararası yatırımcı olsan, cebinde dilediğin ülkede yatırım yapacak zibilyon dolar paran olsa, o zibilyon dolar para içerisinden kayda değer bir miktar milyon doları, geri alıp alamayacağın belli olmadığı halde, kalkıp da Türkiye’ye yatırır mısın? Ortada ciddi bir güvenlik sorunu var. Onun ötesinde, AKP’nin on yıllardır uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle, Türkiye ekonomik açıdan da batak. Nereden baksan ölü yatırım.
YouTube’da düzenli olarak sokak röportajlarını seyrediyorum. Pazar yerlerini görüyorum. Pazarlar bomboş. Eskiden pazarlarda iğne atsan yere düşmezdi. Şimdi metrekareye ancak bir kişi düşüyor. Türkiye’deki arkadaşlarla görüntülü konuşuyoruz. İşi gücü olan, yaşını başını almış, kariyerinde ilerlemiş, çoluk çocuk sahibi insanlar kendi evleri içerisinde uzun kolluyla oturuyorlar. Elektrik, su, gaz parası cep yakıyor. Bunu hem ben görüyorum hem de kendileri söylüyor zaten.
Benim yaşadığım ülkede Noel Kutlamaları başladı bile. Festival var, panayır var şehir meydanında. Her stantta kuyruk var. AKP’liler “yurtdışında kriz var” diyorlar -neresiyse o yurtdışı, sanki yurtdışı tek bir yermiş gibi, neyse- “raflar bomboş” diyorlar. Evet lan, raflar akşama doğru boş oluyor genelde. Kıtlıktan değil ama. Mal yetiştiremediklerinden. Nispet olsun diye söylemiyorum. Ve yemin ediyorum yazarken hicap duyuyorum ama mal bulmuş mağribi gibi yiyorlar. Söylemesi ayıp bok gibi de para harcıyorlar. Bak Noel’e bir ay var, şimdiden her gün kutluyorlar, her akşam alışverişteler. Biz hepi topu 2-3 gün bayram yapıyoruz. Onda da “misafir gelmesin, masraf olmasın” diye kapıyı açmayıp tatildeyize yatanlar var. Biz 2-3 günlük bayramı ağzımızın tadıyla kutlayamazken, beğenmediğin gavur Noel’ini kutlamaya bir ay öncesinden başlıyor.
Sen şimdi tüccar olsan, Türkiye gibi herkesin fakir olduğu -harcayacak para bulamadığı- bir pazara girmek ister misin? İstemezsin. Tasarruf olsun diye kombiyi en kısıkta yakıp uzun kolluyla oturan, belki bir kat fazla giyinen insanların senin sattığın mala/hizmete verecek parası var mıdır? Yoktur. İşte, o manada da uluslararası iş insanları Türkiye’ye yatırıma sıcak bakmıyor.
Bir diğer konu da Türkiye’nin bir mafya devleti haline gelmiş olması. Türkiye’de yapacağın yatırımdan kar elde edebilmen için muhakkak Tayyip mafyasının adamı olman gerekiyor. Tayyip’i göreceksin. Tayyip’i görmezsen, yatırımın anasının damını görür. Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti olmaktan çıkıp Şahsım Cumhuriyeti olmuş durumda. Şahsım’ın da kaç sene daha yaşayacağı, önümüzdeki seçimleri kazanıp kazanamayacağı pek de, net de, değil de… Muğlak yani.
Parası olan insan -ekseriyetle- akıllı insandır. Çünkü ya aileden zengindir ve babası onu en iyi okullarda okutmuştur ve o nedenle de kişi paranın kıymetini bilir. Ya da fakirlikten gelip onca zorluğa rağmen bir şekilde zengin olmayı başarmıştır, yani zehir gibi bir zekası vardır ve paranın kıymetini bilir. Yani akıllıdır. Akıllı insan da muğlak olana yatırım yapmaz. İşte Türk Lirası bu yüzden değer kaybediyor. İşte dolar bu yüzden yükseliyor. İşte Sterlin, Papua Yeni Gine Kinası, Rus Rublesi, Japon Yeni ve diğerleri bu yüzden artıyor.